21 Şubat 2017 Salı

Bom Bidi Bom / Fifty Shades Darker Film Incelemesi

Herkese tekrar merhaba sanata, edebiyata aşık dostlar. Mügeri Civaoğlu ile Şeffaf Oda'ya hoş geldiniz. Bugün çok değerli konuklarım Dakota Johnson ve Jamie Dornan ile beraber yeni filmlerini tartışacağız jshdfh Yazı SPOILER içerir mi hiçbir fikrim yok ama kesin ağzımdan bir şeyler kaçırırım ben 3. kitapla ilgili onu göz önüne alarak okursanız sevinirim.

Size daha önceki yazımda söylediğim gibi (çok okudunuz ya önceki yazıyı da 36 tıklanma ne be sdjhsdh) bu akşam Fifty Shades serisinin ikinci kitabı ve aynı zamanda ikinci filmi olan Fifty Shades Darker'ın incelemesini yapacağım. Kendisi çok sanat dolu, anlaşılması zor, sübliminal mesajlar ile bezenmiş derin bir film olduğu için tabii ki de hemen bu filmi izleyip değerli bloguma yorumuna girmeliyim dedim ve işte karşınızdayım.
Fark ettim ki geçen blog yazım aynı ders kitabı gibi olmuş bu yüzden bu yazıyı filmden çeşitli replikler ve giflerle destekleyeceğim. Fakat Jamie Dornan'ın kaslı görüntüleri bu yazıda yer almayacaktır bu beklentiyle girip yazıyı okuyacak olanlar derhal bu profilden ayrılsın. Burası kitaplarla, sanatla bezeli nezih bir blogtur djhhddfs yoo tabii ki de Jamie Dornan telefon arka planım değil. Hazırsanız başlıyoruz.


Geçen filmden bildiğiniz üzere Anastasia hanım kızımız poposuna şıpıdıkları yedikten sonra Christian'a ben bunu gururuma yediremem, senle ilişkimize artık bir son vermeliyiz havasında bir şekilde ayrılık konuşması yapmış ve ilişkilerini sonlandırmıştı.

Filmimiz bundan sonrasıyla, Christian'ın Ana'ya gönderdiği çiçek sahnesiyle başlıyor. Filmin başında Anastasia çiçeği önce atacak gibi oluyor ama sonra vazgeçiyor, mutfağa koyuyor falan fhdfhfd Bu sahneden anladığımız tabii ki de Ana'nın Christian'ı kafasında bitirmediği, bir whatsapp mesajı ile döneceği şeklinde oluyor ve zaten dönüyor da. Barışacakları ilk dakikadan belli bir de triplere girmiş. Birinden vazgeçip sonrasında kendisine geri dönme hızım temsili değil jddfjhdfh 

Gerçekten Anastasia Steele ve film boyunca girdiği tripler için ayrı bir blog yazısı yazabilirim. Dakota Johnson'ı çok çok çok sevip beğenmeme rağmen yemin ederim ki bir insan bu kadar Anastasia Steele olamazdı. Görünüş olarak kesinlikle kafamdaki resme çok uygun bulsam da aynı şekilde kafamda yarattığım o "fikirleri güçlü" Anastasia Steele'i maalesef ikinci filmde de göremedim. Aynı şey Christian Grey karakteri için de geçerli. Tip olarak Jamie Dornan ne kadar Christian Grey olabilecekse davranış bakımından bir o kadar Christian Grey olmaktan eksikti. Bunun kesinlikle Jamie Dornan'ın oyunculuk yeteneğindeki yetersizlikten kaynaklandığını düşünmüyorum ama. Jamie'yi çok eskiden beri tanırım diye devam ediyormuşum kdhdhsd Bence tamamen sex always sells düşüncesiyle yapılıp aceleye getirilmiş bir ara film izledik. Bu yüzden karakterlerin iç dünyalarını, Anastasia'nın kendi kendine kafasında konuştuklarını ya da bize yansıttığı o Christian Grey'i göremedik. 2 sene sürdü bu filmin çekimleri bir de nasıl bu kadar aceleye getirdiniz bilmiyorum artık 2 sene yatıp son iki hafta kala mı çektiniz bütün sahneleri naptınız Allah'ın cezaları gitti 18 liram fhdfhsd 


En basiti dediklerime şu sahneden örnek verelim. Bu sahnede arka fonda yemin ederim Badem-Sen Ağlama çalsa daha duygusal bir şeyler ortaya çıkardı yani. 
Misal bu kısımda Christian Grey bir anda şaps diye yere çöktü ya ben o an içimden filmin sonunu bekleyemeden gitti dağ gibi adam dedim valla. Bu Ana'nın triplerine vallahi yürek dayanmaz, ben bile bezdim be fdhfhfd Söylemeden geçmeyim bu sahne öncesi hanım kızımız Sia-Helium eşliğinde New York sokaklarında bir güzel dolaştı tabii. Gene Christian'dan ayrılmaya karar vermişti çünkü. Kendisinin film boyunca düzenli olarak yaptığı birinci şey Christian'a oynak oynak tavırlarla iş atmak, ikincisi ise bir anda triplere girip Christian ben artık yapamıyorum... tarzı düşüncelere girip alıp başını gitmesi jhdfhdf 

Sorarım sana Mrs. Steele; sen bu adamın ne olduğunu zaten biliyordun, ulan ilk filmde adam sana yasa tasarısı gibi maddeler sundu da tamam dedin, şimdi film boyunca girdiğin bu trip neyin tribi? Her neyse, bu sahne kitapta beni en çok etkileyen sahnelerden biri olmuştu çünkü dört yanı duvarlar örülü Christian kendini ilk defa Ana'ya karşı bu kadar açıyordu. Ama tabii ki filmde bu sahne -bence- aşırı derecede aceleye getirilmişti. Naptınız bu sahneyi son 5 dakika kala mı çektiniz bilmiyorum ama gerçekten tüyleri en çok diken diken etmesi gereken tek sahne buydu. Sanki çok dram yüklü mesaj içerikli bir filmdi de tüyleri diken diken etmesini bekliyorum ben de fjdhfdh


Şu sahnede ise beğendiğim tek şey bir anda giren I Don't Wanna Live Forever şarkısıydı. Gerçekten filmin soundtracklerine diyecek hiçbir şeyim yok, tek kelime ile şahaneydi. Zaten bütün filmde beğendiğim tek nokta bir anda çalan şarkıların o an'a sağladığı uyumdu. Anastasia'nın mutluluğu bak, keyifler tıkırda tabii ooh, arkada Christian önde masmavi deniz daha ne istersin acaba suratsız kadın fjhfhdf Bir de demez mi sürekli I don't need your money diye. Resmen bu söz kadınlar tarafından tepki toplamamak için sürekli tekrar edilen, alttan alttan iteklenen ama kör göze sokulan mesajdı. Film boyunca davranışlarıyla söylediği sözler birbirini desteklemeyince doğal olarak ekrana karşı büyük bir göz devirme de ben yapmış oldum. 



Vee sürpriiz! İşte dizide bana verilen ufak rol... dhhdf Christian'ın manyak belalısı stalker kız olarak ufak bir sahnem var. Bizden olsa olsa bu olur işte dfhjfdh Christian'la Anastasia barıştıktan sonra paranormal activity gibi bunlar uyurken bir anda yatak odalarında beliriyor falan tövbe yarabbim evlerden ırak. Sonrası bu manyak iyice coşup silah falan aldı az daha Anastasia'yı vuracaktı da Christian yetişti her zamanki gibi. Kırisçınımız manyak stalker'ı yetenek sizsiniz'e katılan köpekler gibi el hareketleriyle, komutlarıyla oturtup sakinleştirdi de Ana'yı ölümden kurtardı fdjhdfh Anastasia tabii ki her zamanki gibi triplerde, o kıza nasıl davrandığını gördüm ben böyle olamam falan diyor. Her fırsatta sevgilisini ayrılıkla tehdit eden kızlar gibi sürekli gözleri uzaklara dalıyo falan, sonra Christian buna iki güzel laf ediyor bizimki anında tav oluyor tabii ki. Ah Anastasia sen yok musun sen fdhjfh Tam ayrılacaklar derken hop bunları yatakta buluyoruz.




Bu da kezbansvevo'nun muhteşem deyimiyle Suzan Avcı kılıklı Elena kdhfdhkfd Gerçekten bu kadın ve olayı hakkında ayrı bir blog yazısı çıkar. Gene kitapta anlatılan Elena ve bize sunulan Elena farkı dhdh Sırf birkaç sahne doldurulsun diye koyulmuş bence. Bu kadın kitabın yazarının bir yakını falan mı acaba da ayıp olmasın diye oynattılar kadını? Niye geldi, niye oynadı hiçbir fikrim yok. Ana'nın şu kadının suratına bir anda içkiyi fırlatması ise Buca'lı olduğumdan mütevellit filmde beğendiğim sayılı sahnelerdendi dkhdshds Keşke saç saça kavga etselerdi de o sıra Christian'ın anası ayıraydı bunları. Sonra Christian'a; Chrisciğim, Anastasia ailemize uygun bir kız değil, anası yaşında koca kadını dövüyor bu yakında beni de döver falan deseydi jdhdhf Of star tv beni affet dizisine çevirdim filmi iki dakikada.
Bu Elena denen kadının olayı da zaten olmadık yerlerde ortaya çıkıp Ana'ya Christian sana göre değil, aşk adamı değil o, onu ben adam ettim de bu hallere getirdim demeleriydi. Tabi Christian sonra kadına "You taught me how to fuck. She taught me how to love." falan diyor da mevzu kapanıyor. Salak Anastasia'da içten içe kadına kurulsa da şaşırılacak bir şekilde Christian'a karşı triplere pek girmedi aksine kadına kafa tuttu falan, fırlatıverdi içkiyi üzerine fdjhfhd 
Kız tuvalette rujunu sürüyor, bu cinli gelip bi anda çıkıyo karşısına tövbe yarabbim az bile yaptı bence. Ben olsam sen işine baksana gelmişsin 50 yaşına be kadın torun torbaya karışacağına peşimizde dolanıyon hem Christian bana çok aşık bir kere evlencez biz falan derdim kesin dskhdsh Allah biliyor da vermiyor kimilerine işte...



Bir de filmde hoşuma giden detaylardan biri şu dağ gibi adamı Anastasia'nın lisesi aşık pozisyonuna sokmasıydı. Christian toplantıda milyonlarla oynuyor bizim kız mesaj atıyor diyor ki biz patronulan iş için New York'a gideceğiz bebişim haberin olsun. Ulan koskoca şirket ceo'su adamı bile toplantıda mesajlarınla çileden çıkarttın ya helal olsun Anastasia reis parti kur oy verelim jdhfh Bir de yolda yürürken mesajlaşıyorlar falan fdjhfdh Ulan bizim en fazla şimdi bindim canım eve gidince yazarım :) dan öteye gitmiyo be ne diyim helal olsun dfhjfdh İşte şirket ceo'su da olsan, her eyalette en az 5 evin olsa da napıyosunn :) yazınca o mesaja cevap vereceksin Christian Grey efendi.

Sosyal mesajları da verdiğimize göre yavaş yavaş filmin sonuna gelebilirim. Fark ettiyseniz sanki çok tatlı bir aşk filmi gibi anlattım ama tabii ki neler döndüğünü herkes biliyor fdhfdh gidin izleyin çok meraklıysanız be bi de giflerini mi koyayım buraya. 

,

Şu sahne de anlam veremediğim garip sahnelerden biriydi. Sabah uyanıyorlar Anastasia bir bakıyor ki Christian yerinde yok, sonra evde odalarda dolanırken görüyo adam havaya dikelmiş spor yapıyo falan dhhdf Christian kapıyı da açık bırakmış Ana gelsin görsün diye. Ana da bunu cıbıldak görmeye dünden razı zaten, napsam da adamı yoldan çıkarsam diye düşünüp durdu film boyunca. Christian Grey'e bak basmışım amino asidi taş gibiyim der gibi şekillerde o da ndjhfdh Ulan hepiniz aynısınız be. 

Bir de sorarım sana sayın Anastasia Steele; çıplak bir vaziyette balkondan dışarı bakma eylemini bir de Buca'da uygulasana gerçekten sonuçlarını çok merak ediyorum jfhfhd Adam orda kabus görüyo bu Anastasia anadan üryan vaziyette balkondan etrafı izliyo ne diyim ben sana artık. Hep bi trip hep bi mutsuzluk. Biz yapsak yan apartmanda Mücella teyze anneme sabahına haber uçurur kdfjdf  Annem görse ceket giy üzerine hava soğuk der öyle bi hayat işte bizimki de Anastasia Steele. 


Ve adamı ahtapot gibi sarıp sarmasından anlayacağımız üzere son kısma geldik. Naptı ne etti beş yüz ayrılık girişiminden sonra Christian'a yüzüğü taktırdı. Christian buna uyur uyanık vaziyette evlenme teklifi ediyor Anastasia da sabahına diyo ki dün kabus mu gördün bana bir şeyler dedin falan fjhdfh Kendi bile ihtimal vermiyo adamın bununla evleneceğine. Film boyunca tripten tribe gir bir de aldığı evlenme teklifine bak. Ulan biz olsak triplerini çekemem sanırım bitirmek en doğrusu falan diye mesaj alırız sabahına jfhdfh 

Atlayıp es geçtiğim detaylar tabii ki var, ama tek tek gif koymakla uğraşmayacağım. Bu Anastasia delisinin sapık patronu vardı mesela, kitapta Christian bu adamı dövüyo, filmde işi direk adamı Taylor görüyordu. Ana'ya yaptığından ötürü adamın işine son veriyor sadece Christian. Filmin sonunda da görüyoruz ki adam sanki çöpte yatmış gibi psikopat hale döndürmüşler rengi atmış kararmış djfhhdf  Elinde tuttuğu fotoğrafta Christian'ın kafası kül oluyo falan. İntikam için yanıp tutuşuyo, bir de manyak Elena var tabii yedi suratına içkiyi rahat bırakmaz bunları. İnşallah siz ikiniz yataktan çıkarsınız da bir iki olay görürüz belki 3. filmde ne diyelim. Allahın cezaları dfjhfdh mutlu çift görmeye tahammülüm yok.


Evet, muhteşem film yorumum buraya kadardı. Peki sence kitap mı film mi sorusuna cevabım kesinlikle kitap olacak. Gidip izlemenize hiç gerek yok çok saçma bi film fdjhfdh. Şu iki film de çıktığı için kitaplar yeniden movie-tie-edition olarak daha pahalı bir fiyata satılıyor o yüzden kitapları okumak isterseniz ikinci el kitapçılarda eski basımlarını çok daha uygun fiyatlara bulabilirsiniz. Fakat okumasanız da olur pek bir şey kaybetmezsiniz dhjfdh Ben niye okudum bilmiyorum çünkü. Popüler kültürün adi köleleri olarak yaşayıp gidiyoruz işte. 

Bugünlük diyeceklerim bu kadar sevgili kitap dostlarım. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, hoşça kalın.








18 Şubat 2017 Cumartesi

İngilizce Dilinde Okuyabileceğiniz Kolay, Anlaşılabilir Kitaplar

HI GUYS!! Bonjour à tous! Olà a todos! Ve pff, size de merhaba sevgili kitap dostları sdhdgds
Her dilde farklı yayın yapan trt kanalı gibi giriş yapmamın sebebi tabii ki de blog yazımın ABD'den 8, Fransa'dan 7 ve Portekiz'den 4 giriş alması. Büyük ihtimal yanlışlıkla girdiler ama olsun jsdhsdh love u guys ;)) sdjhd
Blog'a Fransızca ve Portekizce bilen, Mügenur için hayrına çalışacak çevirmen alınacaktır, ee giren boş çıkmasın gördüğünüz üzere burası ulusal bir blog olma yolunda hızla ilerliyorr.. :)) sdjhdsjh

Son gönderiden çok olumlu dönüşler aldım, beni çok mutlu ettiniz :) falan diyerek bir giriş yapmayı ben de çok isterdim ama Twitter'dan yayınladığım linke sadece 19 kişi tıklamış. 4 kişinin de benim zorlamamla blogu okuduğunu düşünürsek teşekkürler, büyüyorum sizinle.. sdshdshd Aman yanlışlıkla tıklar okursunuz.

Kylie'lerin Kardashian'ların instagramında gezinip eski sevgililerinizin profillerini stalklayacağınıza açın iki kitap blogu okuyun be. Ortamlarda iki kelime edecek muhabbetiniz olsun. Ama yok yok, anca instagram'a temalı fotoğraflar atayım anca beğeni kasayım YALLAHHH yallah gidin bu blogtan şimdi de ben sizi istemiyorumm.. ckhfddf
Neyse bu blogu kitap yorumlamak için açtım gene birilerine saydırıyorum, büyük ihtimalle buraya yanlışlıkla giren birileri varsa da şu hakaretlerden sonra çıkmıştır. İnatla bu saçmalığı okumaya devam eden varsa zaten benim için çok değerlidir.. ;) <3 mfdhdfh

Millete saydırmam da bittiğine göre asıl konuya geçebiliriz. Sizle sonra hesaplaşacağız sdjhsjh Kitap okumayı hayatının bir parçası haline getirmiş, biraz da İngilizce bilen ya da yabancı dile az çok merakı olan çoğu kişide orijinal dilde kitap okuma sevdası var. Ben de bugün yapacak daha iyi başka bir işim olmadığı için size İngilizce Dilinde Okuyabileceğiniz Kolay, Anlaşılabilir Kitaplar tavsiyesi yapmaya karar verdim.

Bahsettiğim öyle A1 C1 seviyesi hikaye kitapları değil tabii ki. Zaten yabancı dilde kitap okumaya karar verdiyseniz bu tarz seviye içeren kitapları çoktan okumuş, kavramış olduğunuzu, daha fazlasını yani orijinal roman tarzı bir şeyler okumak istediğinizi düşünüyorum.

Okumak için seçeceğiniz tür, fikrimce yabancı dil seviyenizden sonra gelen en önemli ikinci etken. Benim okuduğum ilk İngilizce kitap, kitap bloggerları arasında neredeyse kült eser haline gelmiş, okumayanı dövdükleri Fangirl, Rainbow Rowell romanıydı. Kitap Young Adult-Contemporary yani daha çok gençlere hitaben yazılmış, basit anlatımlı, günümüz kategorisinde bir tür. Ki bence seçeceğiniz ilk İngilizce romanın bu tarzda olması hem sizin daha kolay okuyup anlamanızı hem de kitabın içine daha çabuk girmenizi kolaylaştırır.

Söylemeden geçmeyeyim hazır aklımdayken, kitap daha sonra Pegasus Yayınları tarafından Türkçeye çevrildi. Kitabın İngilizce basımını okuduktan sonra yav biz bir şey okuduk şingdi amma bir şeyler anlatıyor doğru mu anladım yanlış mı anladım ya da yok galiba ben hiçbir şey anlamadım diyecek olursanız kitabın Türkçe'sini de edinebilir merakınızı giderebilirsiniz sdkjdsh Türkçe edition'ı biraz pahalı tabii ki ikisi size yaklaşık 60 70 liraya falan patlar ama neyse ben sadece öneririm gerisine karışmam djhdssd

Amaa tabii ki de benim sizler için önereceğim ilk kitap Fangirl olmayacak çünkü burası farklı, özgün ve dobra bir blog.. ;) jshfdh İlk haftadan polemiklere girip elenen yarışmacılar gibi olmaz inşallah sonum dshgdsg

Neyse, benim size açık yüreklilikle, rahatlıkla önerebileceğim yazarların başında tabii ki ilk olarak Jenny Han geliyor. Şahsen To All the Boys I've Loved Before kitabı sizler için mükemmel bir başlangıç olabilir. Gerek anlatımındaki sadelik bakımından, gerekse konusu bakımından oldukça eğlenceli bir kitap. Konusundan bahsedip yazının iyice uzun bir hal almasını istemiyorum bu yüzden kitabın yabancı dilde detaylı bilgisine; şuradan ve türkçe tanıtım bilgisine şuradan ulaşabilirsiniz.

Daha sonrası için ise size önerebileceğim diğer kitaplar;

  • To All the Boys I've Loved Before serisi. Zaten anlayacağınız üzere başlangıç olarak okumanızı istediğim kitap aynı zamanda çok tatlış bir serinin de başlangıcı. Şu an sadece 2 kitabı basıldı. 3 kitap da eğer tarihi yeniden değişmezse Nisan 2017'de çıkacak. Ben serinin iki kitabını da www.arkadas.com.tr den temin ettim. Yabancı dilde yaptığım kitap alışverişleri için kesinlikle şiddetle önerebileceğim bir site. 2 siparişimde de herhangi bir sorun yaşamadım. Gayet hızlı sürede kitaplar elime geldi, hiçbir hasar yoktu. Fiyatları da oldukça uygun. Zaten şu an dolar biraz yüksek olduğu için illa alacam ben ingilizce roman okuyacam artık diyorsanız ithal kitapları internet sitelerinden temin etmeniz daha faydalı olur djhds İdefix ya da d&r da aynı şekilde ithal kitap satışı yapıyor ama gönderim süresi ya da hasar hakkında herhangi bir fikrim yok çünkü ben ikisinden de alışveriş yapmayı pek tercih etmiyorum. 
  • Jenny Han tarafından yazılmış bir diğer seri olan Summer serisi size önerebileceğim 2. seri. Bu 3 kitap da oldukça eğlenceli ve sade bir dille yazılmış. Kendisi benim all-the-time-favorites listemde ilk üçtedir zaten. Şahsen ben distopyalardan ya da fantastik şeylerden ziyade böyle cıvıl cıvıl güneşli yaz kitaplarını daha çok seviyorum. Ben kitabı bookdepository.com üzerinden temin ettim. Elime tam 1 ay içerisinde ulaştı. 3 kitap bir arada olan baskısını satın aldım ki kendisini incelemek isterseniz şu linkte bulabilirsiniz. Kitabın içeriği hakkında bilgiyi de tepede vermiştim zaten. Yanlış hatırlamıyorsam 3ü1arada edition'ına 60 küsur civarı bir fiyat ödedim, normalde ayrı ayrı her birini almak bana yaklaşık 90-95 liraya patlayacaktı. İyi ki de 3ü1arada olanı almışım diyorum çünkü kendisi kapağıyla her şeyiyle şahane. Zaten Penguin edition, olsun o kadar ;)) canım kitabım benim canım jsdhhsd En kısa sürede yurtdışı üzerinden kitap alışverişini de anlatıcam merak etmeyin bu blogta her şey konuşulacak herr şey dsjhdshj 
  • Fangirl - Eleanor and Park, Rainbow Rowell. Fangirl romanından yukarıda bahsetmiştim zaten. Eleanor and Park romanı da aynı şekilde basit bir anlatımı var. Konusuna değinmeyeceğim şu linkten gene aynı şekilde kitap hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz. Ben zamanında İzmir/Forum Bornova D&R mağazasından almıştım, İdefix üzerinden satışı var mı bir fikrim yok ama aynı şekilde bahsettiğim arkadas.com.tr deen de internet üzerinde temin edebilirsiniz. 
  • Love, Rosie aka Where Rainbows End, Cecelia Ahern. Gene contemporary romance tarzı yazılmış, sade anlatımlı bir kitap daha. Zaten bir önceki yazımda kitabın içeriği hakkında link vermiştim yeter gari her yazımda aynı şeyleri yazmayım sdjhdsh Şahsen bana göre Cecelia Ahern'in diğer kitapları da aynı şekilde basit dille yazılmış kitaplar. Eğer temin edebiliceke olursanız aynı şekilde artık kült haline gelmiş P.S I Love You  kitabını da okuyabilirsiniz. Zaten P.S I Love You kitabı da Türkçe'ye çevrildi, filmi zaten her 14 Şubat Kanal D'de bir kere yayınlanır buna rağmen filmi de izlemediyseniz yallah filmizle.com'a dsjhdh
Fark ettiyseniz çok uzun bir yazı oldu. Görüyorsunuz sizler için yapmayacağım şey yok sevgili kitap severler. Aman siz de yanlışlıkla okursunuz beni mutlu edersiniz falan aman hiç gerek yok ben yazarım size hayrına böyle sdkhsdkhsd  Her ne kadar bedava kitaplar almak için bu blogu açsam da seviyorum sizleri be ;)) jdsdjh inşallah bu kadar yıkama yağlamanın üzerine yollarsınız bir şeyler be hadi bakalım göreyim sizi sdjhdsjh 

Ayrıca gitmeden ekleyeyim, bir sonraki yazım Fifty Shades Darker incelemesi üzerine olacak. Kitap ve film arasındaki ufak nüanslara da değineceğim. Nüans deyince de böyle çok edebi bir şey gibi oldu ama yazı gelince rezilliği görürsünüz sdkjdsh Bir de Jamie Dornan, seni hep sevdim unutma ;)) Neyse yazı her zamanki gibi gene iyice saçma sapan bir yere gitmeye başladı, ilk haftadan elenen yarışmacı gibi herkese selam yollamaya başladım sanırım artık noktalamam gerek. 
Siz de bunca yazının üzerine artık mekan mekan snap atmayıp bir iki kitap okursunuz inşallah sdjhdhs 
İyi hafta sonları dilerim hepinize. Kitapla, edebiyatla kalın.

11 Şubat 2017 Cumartesi

Reklamlar, kısa bi ara

Herkese tekrar iyi günler sevgili kitap dostlarım. Büyük ihtimalle bu bloga benden başka kimse bakmıyor ama inatla yazmaya devam ediyorum jdhkjdh bizdeki de böyle bir okuma-yazma aşkı işte.
Bu sefer kesin düzenli olarak her gün yazıcam diyip yaklaşık 8 aydır yüzüne bakmadığım blogumda bugün size görüşmediğimiz süre zarfında neler yaptığımdan bahsetmek isterdim ama elle tutulur hiçbir şey yapmadığımı fark ettim dffds bu yüzden en iyisi son zamanlar film-kitap-müzik favorilerimden, ara ara yaptığım küçük kitap alışverişlerinden bahsedeyim bari.

Bilindiği üzere şu sıralar popüler yayınevleri Dünya Klasikleri'ni yeni çeviriler ve yeni kapaklarla yeniden basıyor. Açıkçası benim içlerinden en çok beğendiklerim İthaki Yayınları'nın yeni baskıları oldu. Gerek basılan kitapların içeriği açısından gerekse kaliteli çeviri açısınan şu sıralar favori yayınevim kesinlikle İthaki Yayınları. (ithaki yayınlarından hiçbir şekilde reklam almadım ama umarım bu kadar güzellemeye bana sponsor olup incelemem için bedava kitap yollarlar)

Young adult contemporary okumaya kendi çapımda bir süredir ara verdiğim için internet sitelerinden uzun süredir kitap alışverişi yapmıyordum. Çünkü indirime giren kitaplar maalesef ki genelde bu tür oluyor. Ama geçen gün 14 Şubat dolayısıyla okuoku.com'un İthaki klasiklerini 10 tl'ye düşürdüğünü görünce bu bana internetten yeniden kitap alışverişi yapmam için bir işaret dedim ve şahane 3 kitap aldım.

Ek olarak Goethe'nin Faust ve Emily Bronte'in Uğultulu Tepeler romanı da 9,90'dı ama öncesinde d&r'dan Uğultulu Tepeler'i maalesef ki 28 TL'ye aldığım için kendisini sepete eklemedim. Faust'un da Bordo Siyah Yayınevi baskısı elimde var, onu da zamanında ikinci el kitap satan bir dükkandan 5 tl gibi komik bir fiyata almıştım, almancasını ya da ingilizcesini okumadım ama çevirisi gayet kaliteli, arka kapağında öyle yazıyor en azından jsdjgds beğenmeyen gitsin 5 lira fazla verip ithaki baskısını alsın hazır indirimdeyken.

Her neyse bu süre zarfında büyük bir hata da yapmadım değil. Evet üst üste iki kere Elif Şafak okudum. Ama Havva'nın Üç Kızı'nı garip bir şekilde beğendim. Tam beğendim de denilmez aslında sadece birkaç değindiği nokta hoşuma gitti. Bi sekiz ay sonra da onun yorumunu girerim artık dsjhdsjhsd

Tolstoy'un Anna Karenina adlı romanına yaklaşık 75. kez yeniden başladım, güzel gidiyomuş aslında niye yarıda bıraktım ki diye düşünürken de 10 kilo olduğu için kitabı sürekli yanımda taşıyamadığım için bıraktığımın farkına vardım. Gerçekten şu kitabı 2 3 cilt haline bölüp satma imkanınız yok mu sevgili İş Bankası Yayınları? Umarım siz de bu yazıyı okur ve bana kitap yollarsınız.. bu blogu yazma amacım tamamen yayınevlerinden bedava kitaplar almaktır ksdjkhdskh 

Bu arada madem bu kadar iğrenç ve reklam dolu bi blog yazısı oldu işleri iyice çirkinleştirmek istiyorum, uzun süredir favorim olan Narnia Günlükleri İş Bankası Yayınları 7 Kitap Bir Arada basımı elinde olan biri varsa gerçekten bana ulaşsın, İş Bankası Yayınları sen de bu yazıya bir yerde denk gelirsen gerçekten o kitabı yeniden basıma koymanı istiyorum dsjhds bedava yollasan da olur genç bir kızın hayalleri söz konusu jxhjhfd

Yaklaşık 2 sene önce gene bu blog üzerinden kitabını yorumladığım Love, Rosie filmini 30. defa yeniden izledim. Ve üzerine daha güzel bir film izleyene kadar son zamanlar film favorim kesinlikle BU. Ayrıca bu denli sevdiğim bir kitabın yorumunu niye blogumdan sildiğim hakkında hiçbir fikrim yok jdshdsjh. Yazın instagram'da denk geldim, Pegasus Yayınları Love, Rosie romanını Türkçeye çevirmiş, incelemek isteyen varsa şuraya tıklayabilir.

Müzik ve dizi favorilerimden de bahsedecektim ama sıkıldığım için yazıyı burada noktalıyorum sdkhdsh devamını bir ara getiririm. Güzel bir haber verip bu saçma yazıyı noktalamak istiyorum değerli saz arkadaşım, yazar dostum Deniz ile en kısa zamanda kısa bir söyleşi yolda. Kendisinin yazılarına da şuradan ulaşabilirsiniz.

En kısa zamanda görüşmek üzere sevgili kitap dostları, bol okumalı bir haftasonu dilerim hepinize.